Arka planda
#Felsefe Notları - 6
Doğa bizi hiçbir kusura eğilimli yaratmamıştır. Çünkü doğa insanları tertemiz, özgür yaratmıştır. Bizim hırsımızı uyandıracak hiçbir şeyi açıkta koymamıştır. Altını, gümüşü, uğrunda çiğnendiğimiz, ezildiğimiz her şeyi ayaklarımızın altına atmış; onları çiğneyelim, üstlerine basalım diye.
Yüzümüzü de göğe yükseltmiş çünkü doğa, göz kamaştıran, hayran olunacak eserlerini başımızı kaldırıp görmemizi istemiş: Yıldızların doğuşunu, batışını ve hızla dönen uzayı; gündüz yeryüzünün, gece göğün görüntülerinin perde perde açmasını; yıldızların bütün uzayla karşılaştırınca yavaş, ne büyük mesafeyi hiç durmadan hızla aşıp durdukları düşünülürse de çok hızlı gidişlerini, karşı karşıya geldikleri zaman Güneş ve Ay'ın tutulmalarını; ister bir düzen içinde olup bitsin, isterse birdenbire yaratılan nedenlerle patlayıversin birçok şaşılmaya değer olayı; geceleyin yıldız kaymalarını, genişleyen gökte patlamadan, hiç gürültü çıkarmadan çakan şimşekleri, sütunlar, direkler gibi alevlerin yarattığı nice değişik şekilleri görelim istemiş.
Doğa başımızın üstünde dönüp duracak olanları işte böyle düzenledi. Ama altını, gümüşü ve -bunların uğrunda hiçbir zaman huzur bulamadığımız- demiri bize güvenmesinde bir sakınca varmış gibi yere gömdü. Uğruna savaştığımız bu madenleri topraktan çıkaran biziz, kendimize gelecek tehlikelerin nedenlerini, araçlarını, toprağın altına yayılmış ağırlıklarını biz kazıp çıkardık, onları başımıza felaket getirsin diye kaderin eline biz teslim ettik. Toprağın en derinlerinde yatan şeylere en büyük değeri vermekten utanmadık.