25.9.21

#Felsefe Notları - 6

Arka planda 

#Felsefe Notları - 6

    Doğa bizi hiçbir kusura eğilimli yaratmamıştır. Çünkü doğa insanları tertemiz, özgür yaratmıştır. Bizim hırsımızı uyandıracak hiçbir şeyi açıkta koymamıştır. Altını, gümüşü, uğrunda çiğnendiğimiz, ezildiğimiz her şeyi ayaklarımızın altına atmış; onları çiğneyelim, üstlerine basalım diye.
    Yüzümüzü de göğe yükseltmiş çünkü doğa, göz kamaştıran, hayran olunacak eserlerini başımızı kaldırıp görmemizi istemiş: Yıldızların doğuşunu, batışını ve hızla dönen uzayı; gündüz yeryüzünün, gece göğün görüntülerinin perde perde açmasını; yıldızların bütün uzayla karşılaştırınca yavaş, ne büyük mesafeyi hiç durmadan hızla aşıp durdukları düşünülürse de çok hızlı gidişlerini, karşı karşıya geldikleri zaman Güneş ve Ay'ın tutulmalarını; ister bir düzen içinde olup bitsin, isterse birdenbire yaratılan nedenlerle patlayıversin birçok şaşılmaya değer olayı; geceleyin yıldız kaymalarını, genişleyen gökte patlamadan, hiç gürültü çıkarmadan çakan şimşekleri, sütunlar, direkler gibi alevlerin yarattığı nice değişik şekilleri görelim istemiş.
    Doğa başımızın üstünde dönüp duracak olanları işte böyle düzenledi. Ama altını, gümüşü ve -bunların uğrunda hiçbir zaman huzur bulamadığımız- demiri bize güvenmesinde bir sakınca varmış gibi yere gömdü. Uğruna savaştığımız bu madenleri topraktan çıkaran biziz, kendimize gelecek tehlikelerin nedenlerini, araçlarını, toprağın altına yayılmış ağırlıklarını biz kazıp çıkardık, onları başımıza felaket getirsin diye kaderin eline biz teslim ettik. Toprağın en derinlerinde yatan şeylere en büyük değeri vermekten utanmadık.

                                                                                Seneca

 

                              Seneca and Socrates, (MS 3.yy)

12.9.21

#Felsefe Notları - 5

 Arka planda

#Felsefe Notları - 5

     Gerçekten ihtiyaç duyduğumuz şey, hayat yönelik tutumumuzun değişmesidir. Kendimizin de bunu öğrenmesi ve dahası umutsuz insanlara hayattan ne beklediğimizin önemi olmadığını, önemli olanın hayatın bizden ne beklediğini olduğunu öğretmemiz gerekir. Hayatın anlamını sorup durmak yerine, kendimizi her gün ve her saat yaşam tarafından sınanan insanlar olarak düşünmemiz gerekir. Cevabımız sözle ve meditasyonla değil, doğru eylem ve doğru tavırla olmalıdır. Hayat, nihai olarak sorunlara yönelik doğru cevaplar bulmak ve her bireyin sürekli karşısına çıkardığu görevleri tamamlamaktır.
     Bu görevler, dolayısıyla hayatın anlamı da kişiden kişiye ve zamandan zamana değişir. Bu yüzden de hayatın anlamını genel olarak tanımlamak imkansızdır. Hayatın anlamına ilişkin sorular asla topyekün ifadelerle cevaplanamaz. "Hayat" belirsiz değil, çok gerçek ve somut bir şeydir; tıpkı hayatın görevlerinin çok gerçek ve somut olması gibi. Bunlar insanın, her bir kişi farklı ve özgün olarak yazgısını oluşturur. Hiçbir insan ve hiçbir yazgı, başka bir insan ve yazgıyla kıyaslanamaz. Hiçbir durum kendini tekrar etmez ve her durum farklı bir cevap gerektirir. Bazen insanın kendisinin içinde bulunduğu durum, onun kendi kaderini eylemiyle değiştirmesini gerektirir. Başka zamanlarda, derin derin düşünme ve bu sayede değerlerin farkına varma fırsatını kullanması insan için daha avantajlıdır. Bazen insan sadece kaderini kabul etmek ve çarmıhını taşımak zorundadır. Her durum kendine özgüdür ve her zaman karşımızdaki durumun getirdiği sorunun doğru bir yanıtı vardır.
     İnsan, kaderinin acı çekmek olduğunu fark ederse, ıstırabı kabul etmeyi de bir görev olarak benimseyecektir; bu onun tek ve kendine özgü görevidir. Istırap içinde bile evrende biricik ve yalnız olduğunun farkına varmalıdır. Kimse onu ıstırabından kurtaramaz veya ıstırabı onun yerine yüklenemez.
Onun özgün fırsatı, yükünü taşıma biçimindedir. 
 

                                                         Viktor E. Frankl - İnsanın Anlam Arayışı

 
 

5.9.21

#83

Arka planda  

#83

Akşamın karanlığı kaplıyorken uzak dağların ardını ve senin her bir yanını, klasik bir duruşla kabulleniyorsun uğradığın bozgunu. Gözlerin, izlediğin satırların çizgisinden; ellerin, tutunduğun kaleminden güç buluyor, zamansızlığın planlandığı bu masanın başında.