28.9.19

#42

Arka planda 

#42

Uyanmak üzereyken dahi bir şeylerin peşinden gidiyorsun, hissetmişken olman gereken yönü; uyanıyorsun. Gözlerin çoktan yolunda olan herhangi bir güne açılıyor. Yorgunken daha, pencerende masmavi çevreli, bir kısmını döngülerinde kaybetmiş ay görünüyor. "En azından..." diye düşünüyorsun. Sesler, kelimeler, gerilimler ardından günün son ışıkları yaprakların ardından ulaşıyor ellerine. Üzgün hislerle bırakıyorsun bugün gidenlerin peşini.

14.9.19

#41

#41

"Ne öyleyse?
Yaşadığımız dünyada her şey kesin çizgilerle belirlenmiş sanki. Var olan roller, kalıplar, yargılar, düzenler ve düzensizlikler içinde, kendi çizgimizde dümdüz yaşayıp gitmeye çalışıyoruz. Yanlışlıklar yapmaktan çok korkarak alışılmış oyunları oynuyoruz. Aynı saatlerde aynı yollardan işe gidip geliyoruz. Hiç düşündün mü her şey ne kadar aynı. Çevremizde aynı insanlar, aynı kaygılar, aynı sıkıntılar ve sevinçler. Durmadan konuşuyoruz ama ne konuşuyoruz? Evlerde, lokanta ve barlarda, sokaklarda, parklarda hatta düşlerimizde bile, konuşarak bu aynılıktan kurtulmayı umuyoruz. Ben diyoruz, ben böyleyim, böyle severim, şöyle isterim, bunu yaparım. Dondurulmuş düşünceler, belletilmiş öğretiler ve sınırlı seçeneklerle oluşturulmuş bir dünyada dibe batmamak için çırpınıp duruyoruz böylece. Ne kadar sıkıcı bütün bunlar...
Sıkılıyoruz elbette ve sıkıldığımızda biri çıkıp bizi tutkuyla sevsin ve sevilmeye değer olmak düşüncesi yüzünden ayrıcalık kazanalım istiyoruz. Açıklamak zor bu karmaşayı işte, görüyorsun..."

                                                              - Ölü Erkek Kuşlar - İnci  Aral