17.12.23

#107

Arka planda

#107

Yollar, isteksiz de olsak alıp yanına gözlerimizi; göstermeye çalışıyor görüntülerimizin geçiciliğini, ağaçlar boyunca bekleyişlerimizi, raylarca hareketlenen hislerimizi; düşkünlüğümüzce uzaklaşırken hepimiz şu dünyamızın tazelenen günlerinden, günlerimizden.
 

9.12.23

#106

Arka planda 

#106

17.

   Kişinin yaşamının anlamı incecik bir çizgidir. Yaşamı boyunca -yaşamından boydanboya- uzayıp giden; birçok başka şeyce -kişinin yaşamına katılan her şeyce- etkilenerek biçimlenen bir gelişim gösteren bir çizgidir bu. -Ama, kişi, her zaman tam üzerinde yürümez bu çizginin- ancak ender durumlarda ayakları tam olarak basar onun üstüne; ancak pek az adımı boyunca... Çoğunlukla, şu ya da bu yanında, önünde ya da arkasında, onu tam tutturamadan -görerek, bilerek, ama üzerine tam basamadan- yürür.
   Çok ender bazı durumlardaysa, bir an, durur, kişi; sanki yaşamını durdurarak: nereden bulabiliyorsa, bir güç bulur, çizginin o anda, o sırada yöneldiği yeri geçersiz kılar; çizginin o biçimini siler -sonra, yeniden, baştan çizer onu: yeni bir yöne, yeni bir yere doğru, yeni bir yürüme...
   Çok ender...
   Her zaman da gücü yetmeyebilir kişinin, ne, o -oluşmuş, varolan- çizgiyi silemeye; ne de, yeni -oluşturacağı, var edeceği- çizgiyi çizmeye.
   Ancak, bazen...
   Ancak, bazen vardır -yani, çoğunlukla,yoktur, anlamı, yaşamının, kişinin.
 

67.

   Yaşamın anlamı, yaşamın anlamını sürekli olarak arayıp bulamamakta bulunur.
  
   Yaşamın anlamının bulunacağı yer, yaşamın anlamının sürekli olarak arandığı ve bulunamadığı yerdir.

   Yaşamın anlamını, onu sürekli olarak arayıp bulamadığın yerde ara.

   Yaşamın anlamı, sürekli olarak aranıp, bulunamadığı yerde bulunur.

   Yaşamının anlamı, onu hep aradığın yerdedir.
   Yaşamının anlamı, onu hiç bulamadığın yerdedir.
   Yaşamının anlamı, onu hep arayıp hiç bulamadığın yerdedir.

71.

   Kişi bilemez ki, yaşamının anlamı onun ile birlikte mi olacaktır - yoksa, ondan hep uzak mı kalacaktır, anlamı, yaşamının, kişinin...

72.

   Kişi yaşamının anlamını aramağa çıkar; belki de o, hemen yanıbaşındadır, kişiyle birlikte yürüyordur -kişi dağlara tırmanır, denize güneşe bakar, arar yaşamının anlamını -oysa kafasını bir çevirebilse, görecektir ki, hemen oradadır o: kendine kendi gölgesi kadar yakın; ama onun kadar da uzaktadır, anlamı, yaşamının, kişinin.

                                                         Oruç Aruoba - Olmayalı



8.11.23

#105

Arka planda

#105

Ardımda bırakıp gidiyorum şehri, gün batımının eşsiz mavimsi beyazıyla. Eskiden beri yaşamımdan eksilmeyen yolculuklarla buluyor kalemim kendini. Durabiliyorum böylece, hayatın kıyısında.
 

14.6.23

#103

Arka planda 

#103

Bir sessizlikle başlıyor gün, hislerinde hakim bir sessizlikle. Aydınlanırken ayrılmak üzere olduğun şehrinin sokaklarında, verdiğin selamınla uğurlanıyorsun boş yollarda. Yüzleşmek için sabırla beklediğin bu sessizliğin sonunda; uyandığın gününde evinden içinden sesler, kahvenden buharlar yükseliyor. Penceren hafif aralı, mahalle de sakin bir sabah yaşanıyor.

31.5.23

#102

Arka planda

#102

Her tarafımı kaplayan Bodrum'un her ton maviliği, daha parmaklarımın ucundan, masamın renginden başlıyor. Zeytin ağaçlarının eskimiş yeşilliği, bekleyişlerini ve yaşayışlarını sürdürmekte, sakin sakin kıpırdanan Ege'nin yanıbaşında. Sabahları pencerelerimizin denizlere açılacağı zamanlar; bakışlarımızdan silmeye başlayacak yaşamın yorgun ve tatsız günlerini. Yeniden doyasıya nefes almaya başlayacağız sanki; denizlerin parlayan, berrak hislerini içimizde tutarcasına.


28.4.23

#101

Arka planda

#101

Aydınlığı süren bir akşam, mum ışığında değişen gölgesi kalemin, pencereleri gökyüzüne yakın bir ân. Geçmişin zorlukla hatırlanan hislerinin peşinde, yeni günlere yalnızlıkla yakında, nedensizce bir gülümseme yanaklarında. Gözleri bilinmezlikle açılıp kapanırken, kalbi tüm bunlardan uzaklarda için için çarpmakta her bir saniyenin kapılarını.


31.3.23

#100

Arka planda 

#100

Bahar'ın sıcaklığı yüzümüze dokunuyor usulca ve gözlerim bir ormanın yeşilliğine kapılıp gidiyor. Öyle dinleniyoruz kuş seslerinin artan ezgilerinde. Zaman geri çekiliyor bir ân için üstümüzden, öylece duraksıyoruz şu nadide günde. Nefeslerimiz yükseliyor ve durgun halleriyle veriliyor göğsümüzden; yanıbaşımızda yaşlı bir ağaç yeniden ve sabırsızlıkla ufka doğru dallanıyor, bulutlar uzaktayken ve biz yaşama çok yakınken.
 

11.2.23

#99

Arka planda 

#99

Bir gülümseyiş yüzümüzde, savrulan kar taneleri sanki narince. Pencerelerimiz önünde bekler gözler; kimleri, nedensizce. Yakın gibiyizdir, hissederiz öylece. Tutunuruz bir dalın ucuna; düşsek bilemeyiz, gerçekliğin uçlarında. Direniriz birden kararlılıkla yaşama, zamana, insanlığa; aklımızda donuk bir bekleyişin yitirilmiş durgunluğu.
 

29.1.23

#Felsefe Notları - 12

Arka planda

#Felsefe Notları - 12

   Şayet mutluluk, özlemlerimizi dindirecekse, onu daha sofistike bir şekilde düşünebilmemiz gerekir. Bizi dünyayla temasa sokan bir mutluluk tanımına ihtiyacımız var. Fakat bu yanıltıcıdır, çünkü mutluluk fikri özneldir; yani, dünyayla ne şekilde ilişki kurduğumuzla ilişkilidir. Bentham'ın ve Mill'in mutluluk görüşlerindeki proglem, mutluluğu haddinden fazla öznel hale getirmeleridir. Onların görüşüne göre, çevremizle olan ilişki kaybolmaktadır. Yaşamlarımızın dişlileri dünyanınkilerlerle iç içe geçmemektedir. Mutluluk eğer yaşanmaya değer bir yaşama yönelik tutkuyu tatmin edecekse, belki de ihtiyaç duyulan şey, sadece mutluluk duygusuna değil, ama aynı zamanda bu duyguya yol açan bağlanmaya da odaklanan bir görüşe tutunmaktır. Mutluluk yalnızca hissettiklerimizden ibaret değildir, aynı zamanda mutluluğa dair hissettiklerimizden mürekkeptir.
   Son zamanlarda tam da bu ihtiyaca cevap veren bir kitap yazıldı. Filozof Daniel Haybron'un The Pursuit of Unhappiness (Mutsuzluğun Peşinde) adlı eseri, dünyaya bağlanma tarzı olan bir mutluluğun hem felsefeye de psikolojiye dayanan bir tanımlanmasıdır. Kitabın başlığının nedeni alt başlığında verilmiştir: Esenlenliğin Anlaşılması Zor Psikolojisi. Haybron, bizi neyin mutlu ettiği konusunda sıklıkla yanıldığımızı ileri sürer. Bu konuda yanılmamak için mutluluğun ne olduğunu doğru anlamamız gerekiyor.
   Mutluluk, bir deneyim veya geçici bir duygu olmaktan çok, kişinin yaşamının nasıl geçtiğiyle bağlantılı duygusal bir ilişkidir. Deneyimlerden ya da duygulardan daha derindir; daha derin ve daha kalıcı. Mutlu olmak, "bir kişinin kendi yaşamına duygusal olarak lehte karşılık vermesidir; sanki her şey onun için ekseriyetle iyi gidiyormuş gibi yaşamına duygusal olarak yanıt vermesidir". Mutluluk, haz ya da deneyime bağlı olmaktan ziyade, bir ilişkidir. Bu kişinin kendisiyle kendi yaşamı arasındaki özel ittifaktır; onun "ruhsal olumlama" dediği bir ittifak.
   Bu ittifakın üç katmanı vardır: uyum sağlama, bağlanma ve onaylama. Uyum sağlama temel katmandır. Bu, dünya düşmanca değil güvenli bir yer olarak göründüğünde gerçekleşir. Uyum sağlamış olmak, kişinin yaşamında evdeymiş gibi olmasıdır. Dünya kötüye gidiyormuş gibi göründüğünde uyum sağlamak zordur: İş stresli, evlilik can sıkıcı olduğunda, yakın bir arkadaş çok depresifken, kredi ödemesi karşılanmadığında, hatta çocuklar bile bir endişe kaynağıdır. Tüm bunların tersi ise -ödüllendirici bir iş, dingin bir evlilik, dört başı mamur arkadaşlar, dengeli çocuklar- kişinin dünyada daha sakin ve kendinden emin bir şekilde seyre dalmasına olanak verir. Uyum sağlamanın kendisi mutluluk değildir, ancak kişinin günlerini güvenle idare edebileceği duygusu olmadan mutlu olmayı hayal etmek zordur.
   Bağlanma, uyum sağlama üzerine inşa edilir. Haybron, bunu tanımlamak için, Mihaly Csikzentmihalyi'den ödünç aldığı akış teriminin kullanır; tıpkı "akışta olmak" derken kastedildiği gibi. Bağlanmak, eldeki görev tarafından tüketilmek, onun tarafından özümsenmektir. Kişi akışta olduğunda, öz-bilinç uçup gider, enerji seviyeleri yükselir ve kişi etkinlikte kaybolur. Bu akış için sporda sıklıkla kullanılan bir terim vardır. İnsanlar akışta olan bir oyuncunun bilinçsiz olduğunu söylerler. Eski hokey oyuncusu Wayne Gretzky bunu çok güzel anlatmıştı. Buzun üzerinde diğer oyuncuları görmediği zamanlar olduğunu söylüyordu. Bunun yerine desenler görüyordu. O anlarda, ortada ne onun Wayne Gretzky olduğuna ne de hokey oynadığına dair en ufak bir farkındalık vardı. Yalnızca sopasına çağrıda bulunan desenler vardı.
   Uyum sağlanmadan bağlanmak genellikle zordur. Güvensizlik, insanları öz-bilinçli hale getirir. Onları gerisingeri savunmasız oldukları durumlara gönderir. Eylemlerimizdeki teminat eksikliği, etkinliğin akışına girmemizi imkânsız hale getirir. Buna karşın, güven duymak kendimizi tasarılarımıza kaptırmamızı sağlar. Dünya kendisini açar ve biz de kendimizi içine bırakırız.
   Son katman onaylamadır. Bu, mutluluklar en çok ilişkilendirilen ve haz fikrine en yakın olan katmandır. Birinin bağlanmasını onaylamak, onu olumlamaktır. Sürdürülmekte olan yaşama evet demek ya da en azından bu kabul edişi hissetmektir. Onaylama, şeylerinden oldukları gibi olmasından hoşnutluk duymaktır. Genellikle sonuçta olmasa da en azından süreçte bir başarı duygusu içerir. Bağlanma bir etkinliğin kıskacındayken, onaylama, o etkinliğin iyi gittiği duygusudur. Sadece evrilmekle kalmıyor, çiçekleniyor da.
   Uyum sağlama ve bağlanma üzerine inşa edilen onaylama, haz da karşılaşmış olduğumuz sorunlardan mustarip değildir. Kuşkusuz onaylama haz vericidir. Ancak bu haz yaşayıştan kopuk değildir. Aksine bunun üzerine kuruludur. Haybron'un anladığı anlamda, yaşamımı haz yada deneyim makinesinin içinden onaylayamazdım. Onaylamam için hiçbir şey olmazdı, çünkü burada onaylanmak için kendisini sunan ve benim de bağlandığım hiçbir şey yoktur. Başıma gelenlere evet diyebilirim. Ancak Haybron'um onaylama ile kastettiği bu değil. Onaylama, kim olduğum ve ne yaptığımla ilgilidir. Sürdürmekte olduğum yaşamdan kopuk şekilde hissettiğim şeylerle ilgilenmez.
  Haybron'un ruhsal olumlama olarak adlandırdığu şey, kişinin uyum sağlama, bağlanma ve onaylama deneyimleriyle katmanlı bir ilişkidir."Herhangi bir duygusal durumda bifiil mutlu olmak, kendi yaşamımıza karşılık olarak ruhsal olumlama halinin somutlaştırmaktır: Onun ufak tefek sorunları olsa bile genel hatlarıyla iyi giden lütufkâr bir yaşam olduğunu kabul ederek duygusal bir şekilde karşılık vermektir.
   Bunun çekici bir tablo olduğu kesin.
 
                                             Todd May - Anlamlı Bir Yaşam